Bir psikologla görüşmek genellikle bir aciliyet meselesidir: acıyı durdurma aciliyeti, toksik ilişkilerden veya yıkıcı davranışlardan çıkma aciliyeti, hayatı yeniden ele alma aciliyeti.
Bu nedenle, kendine ve ruh sağlığına özen gösterme kararı, genellikle bir psikoloğa hızlı bir şekilde ulaşmayı gerektirir—ister İstanbul’da olsun, ister başka bir şehirde.
Bu karar, suyun altından başını çıkaran birinin kısa bir an için nefes alması gibi bir farkındalık ve rahatlama anıdır. Ancak, bu zor kararı erteleme ve hatta tamamen vazgeçme riski de her zaman mevcuttur. Bu da kişiyi eski, alışılmış ama zarar verici rutinlerine geri döndürebilir.
Özetle, hızlı bir şekilde bir psikoloğa görünme ihtiyacı, insanın varoluşuna ve kendi arzusuna ne kadar kolay yabancılaşabileceğini gösterir.
Başka bir deyişle, psikoterapi nasıl insanı sıkıntılarından ve yabancılaşmadan kurtarıyorsa, aynı şekilde bu fırsatı kaçırma ve kendini ihmal etme ihtimali de her zaman mevcuttur.
Dolayısıyla, hızlı bir şekilde bir psikoloğa danışmanın amacı, kişinin kendi arzularını ve hayatını kaçırmamasıdır. Ancak, bu bazen oldukça zor olabilir—ister İstanbul’da ister Türkiye’nin diğer şehirlerinde olsun.
Devlet hastanelerinde psikolog randevularının dolu olması, hem ilk görüşme hem de düzenli takip açısından bir engel oluşturabilir. Özel psikologlarla görüşmek ise başka bir mücadeleye dönüşebilir: sunulan farklı terapi yöntemleri, bazı uzmanların sınırlı müsaitlik durumu ve yüksek ücretler gibi etkenler, psikoloğa hızlıca ulaşma isteğini zora sokabilir.
Bu nedenle, arzularını keşfetmek ve canlandırmak isteyen birinin, arzunun doğasını anlayan ve bunun kaybolup gitmesine duyarlı bir terapist bulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, danışanlarına zorlu bir içsel süreçten geçmeyi öneren bir terapistin, kendi terapisini de sürdürmesi önemlidir.
Ancak, ne yazık ki, birçok psikolog ve psikiyatr, kendi terapilerini yapmadan danışanlarına rehberlik etmeye çalışmaktadır. "Terzi kendi söküğünü dikemez" atasözü, özellikle psikoloji ve psikiyatri alanında geçerlidir ve bu durum, danışanlar için büyük sonuçlar doğurur.
Bu nedenle, birçok psikanaliz okulu, klinisyenlerin hastalarını kabul edebilmeleri için önce kendi terapilerini tamamlamalarını şart koşar. Ancak, psikanaliz tarihine bakıldığında, bu etik kuralın genellikle göz ardı edildiği veya hafife alındığı görülmektedir. Bu yüzden bazı modern psikanaliz okulları, terapistin, hasta kabul ettiği sürece kendi kişisel terapisini de sürdürmesini teşvik etmektedir.
Bir psikanaliz okulunun üyesi olarak, etik açıdan klinisyenlerin kendi psikoterapilerini sürdürmelerinin ne kadar önemli olduğunu doğrulayabilirim.
İstanbul’da Hızlıca Bir Psikologla Görüşmek
Eğer İstanbul’da hızlı bir şekilde bir psikolog ile görüşmek istiyorsanız, randevu almak için benimle hulya.filipov@gmail.com numarası üzerinden doğrudan iletişime geçebilirsiniz.
Eğer İstanbul’da değilseniz ve bir psikologla telefon üzerinden konuşmak ya da İstanbul ve diğer şehirlerde bir terapistin iletişim bilgilerini almak isterseniz, bana e-posta veya telefon yoluyla ulaşabilirsiniz.
Comments